Discover Ephesus and Top Destinations in Western Turkey with an expert tour guide and a TripAdvisor Winner for 13 consecutive years.
Rumlar Alacatıya, Alatsata ismini vermiş. Göçmen Türkler ise bunu Alaçatı'ya çevirmiş.Alaçatı, İzmir'in 80km batısında yer alır. Alaçatı'nin tarihi M.Ö. 3000’lere kadar uzanır. M.Ö. 10. yüzyılda Alaçatı, İyonya bölgesınınnin tam merkezinde bulunur. Antik dönemdeki ismi ise “Agrilia”dır. Agrilia bir iyon köyüdür. Bölgenin en büyük iyon şehri ise Erythrai'dir. Sırasıyla Lydia, Pers, Bergama Krallığı, Roma, Bizans ve 14. yüzyılda Cenevizlilerin hakimiyetine girmiştir. 16. yüzyıl Osmanlı döneminde Alacaat isimli bir aşiretin yeleşmesiyle önem kazanmaya başlar. Bır hıkayeye göre bölge ağasının bir alaca atı varmış. Alaca atlı kelmesinden türeme ihtimali de vardır. Yine 16. yüzyılda bölgeyi Piri Resi ziyaret eder. 1566 yılında Osmanlı Sakız adasını fetheder ve bölgeye bir Türk aşireti olan Alacaat aşireti yerleştirlir. 17. yüzyıla gelindiğinde, dönemin sadrazamı, güneyi bataklık olan bölgenin ıslah edilmesini buyurur. Verimli topraklara sahip olan bölgeye 19. yüzyılın ortalarında Haci Memiş ayan olarak atanır. (Ayan: devletin, asker ve vergi toplama işlerini üstlenen kişilerdir.) Osmanlı ayani Hacı Memiş, depremlerle yıkılmış olan Sakız Adası’ndaki yoksullaşan Rum nüfusu çeşitli işlerde çalışmak üzere Alacaat köyüne davet eder. Rum işçilerin katkıları sonucunda Alaçatı’nın güneyindeki bataklık bölge kurtarılarak yerleşime açılır. Hacı Memiş, Sakız Adası’ndaki Rum nüfusunu bölgeye çağırır. Alacaat köyünde sıtmaya yol açan bataklığı kurutmak üzere, Alaçatı Limanı’na bir kanal açılır. Açılan kanal ise sonradan gemilerin yanaştığı bir liman olur. Yöredeki toprak sahibi Türkler, kanal inşası için gelen Rum işçilere tarlalarını imar edip işlemeleri koşulu ile verir. Böylece denizden bir kaç kilometre içeride bir köy kurulur. Rumların yöreye yerleşip Türk toprak sahiplerinin verimli tarlalarını kiralamasıyla Alaçatı’da bağcılık da gelişmeye başlar. Yine bu dönemde Avrupa bağlarında bir hastalık kol gezer. Avrupalılar, şarap ihtiyaçlarını karşılamak için farklı bağlara yönelirler. Verimli ve sağlıklı bağlara sahip ve de limanı bulunan Alaçatı için bu büyük bir fırsat olmuştur. Limanı sayesinde şarap ihracatıyla zengin bir yerleşim yeri haline gelmiştir. Maddi olanakları geliştikçe işlettikleri tarlaları satın almaya başlayan Rumlar ile birlikte ticaret hayatı da hareketlenir. Bugün Alaçatı’nın birer birer restore edilmekte olan göz alıcı taş evlerinin çoğu, 1850-1890 yılları arasında inşa edilen bu tarihi evlerdir. Buraya yerleşen Rumlar, yörenin imarında önemli rol oynamışlardır. 1878 ve 1881 yılında 2 büyük deprem meydana gelir ve evlere zarar verir. 1895 yılu nufus sayımına göre, Alaçatı"nın nufusu 13845 kişidir ve bu nufusun sadece 132 kişisi müslumandır. Ancak 1912 yılındaki Balkan Savaşı’nda, Balkanlar’dan kaçan Girit, Yugoslavya, Selanik ve Makedonya’dan gelen müslüman göçmenlerin yerleştirilir. Bağları ve şarabı ile ünlenen bölgenin geçim kaynağı, nüfus değişimi ile birlikte tütün ekimi, zeytin, enginar, anason, narenciye, kavun, sakız ağacı ve hayvancılık olarak dönüşür. Balkan Savaşıyla ve 1. Dünya Savaşıyla birlikte Rum nufus da göç etmek zorunda kalır. 1. Dünya Savaşı bitmesiyle buradan göçmek zorunda kalmış bazı aileler tekrar geri dönerler ama bu durum fazla uzun sürmeyecektir. 1922 yılında tekrar buradan ayrılmak zorunda kalmışlardır. 1924 yilinda Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan “mübadele anlaşması” ile Türkiye’deki yerleşik Ortodoks Rumlar Yunanistan’a gönderilir. Bu uygulama ile 2 milyona yakın insan göç etmeye zorlanır. Rumlar Alacatıya, Alatsata ismini vermiş. Göçmen Türkler ise bunu Alaçatı"ya çevirmiş. Alaçatıdan göçmek zorunda kalmış olan Rumlar dünyanın farklı köşelerine göçmüşler ama Alatsata ismini yaşatmışlardır. Günümüzde Girit adasında Nea Alatsata, Avustralyada ve Amerikada şehirler kurmuşlardır. 2. dünya savaşına kadar. Alaçatı limanı İzmir"in ihracat limanı olarak kullanılmıştır. 1990’lara gelindiğinde ise Alaçatı bu kez de rüzgarıyla ün salmaya başlar. Rüzgar sörfü tutkunlarının limana gelmesi ile birlikte, Alaçatı’nın bir turizm destinasyonuna dönüşümü başlamış olur. Alaçatı günümüzde, koruduğu tarihi dokusu ve doğal güzelliği ile turizmin en gözde ve seçkin tatil beldelerinin başında gelmektedir. Özellikle Rum mimarisinin etkisinde kalan Alaçatı’da evler yöreye özgü taşlardan ekseriyetle cumbalı ve iki katlı olarak inşa edilmişlerdir. Ev yapımında yöreye ait pomza taşı kullanılmıştır. Evler yaz mevsiminin dayanılmaz sıcağına karşı, kuzey-güney yönünde ve güneşi az görecek şekilde ve yazın rüzgardan en iyi şekilde istifade eden mimariye sahip şekilde inşa edilmişlerdir. Dar sokaklar gölge sağlar. Alaçatı’nın sembolü haline gelmiş ve dönemin teknoloji harikası olarak adlandırılan yel değirmenleri ise yörenin en eski yapılarındandır. 2006 yılında Alaçatı kentsel sit alanı ilan edilerek, geleneksel mimariye uygun olmayan yeni binaların yapılmasının önüne de geçilmiştir. Alaçatı taşı olarak bilinen ve pomza taşı görünümlü kesme taşlardan yapılan taş evler sayesinde bölgenin mimari dokusu bir değer haline gelmiş ve korunmuştur. Nüfusu 10000 kişidir. 704 kilometrekarelik alanında birçok eğlence mekânı ve oteli barındırir. 2010 yılından beri düzenlenmekte olan Alaçatı Ot Festivalınde bölgede yetişen otlardan yapılan yemeklerle ot çeşitlerinin tanıtılması hedeflenmektedir. Çeşme TarihiÇeşme İzmir'in 94 km. batısında, kendi adını taşıyan yarımadanın en ucunda kurulmuştur. Türkiye'nin en batı ucudur. Son derece korunaklı bir limana sahip 12 iyon kentinden biri olan Erythrai antik şehrinin iskelesi olarak kullanılmıştır. Mısır, Kıbrıs ve batı ülkeleri ile ticari ilişkiler kurulmuştur. Çeşme’nin bugünkü adını denizcilerin su temin ettikleri “çeşme”’lerden aldığı sanılmaktadır. Çünkü Çeşme’nin en önemli özellikleri içme suyu ve limanıdır. 1081 yılında Türklerin eline Çaka Bey tarafından eline geçirilmiştir. Çeşme Limanı, 14.yy Başlarında Aydınoğullarının bir deniz üssü durumuna getirilmiştir. İlk kez Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Fakat Ankara Savaşı'ndan sonra (1402), Timur tarafından yeniden Aydınoğulları'na verilir. 1422 yılıında tekrar Osmanlı Egemenlğine geçmiştir. 1503 yılında 2. Beyazıt tarafından Çeşme kalesi inşa ettirilmiştir. 1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından bir kervansaray yapılmıştır. 1770 yılında Osmanlı-Rus savaşı sırasında Çeşme kalesi açıklarında büyük bir deniz savaşı geçekleşmiştir. Osmanlı tarihinde İnebahtı Deniz Savaşından (1571) sonraki 2. büyük yenilgidir. Bu savaşın sonucunda Rusya bir süreliğine Ege Denizine ve Ege Denizindeki adalara sahip olmuştur. Azınlıkların Osmanlıya karşı ayaklanmalarını hızlandırmıştır. 60 gemiden oluşan Osmanlı donanmasının 50 gemisi ve yaklaşik 10,000 levend kaybedilmiştir. Bu baskın sırasında ve sonrasında cesareti ve başarılarından ötürü Cezayirli Hasan Paşa, Kaptan-ı Deryalığa terfi ettirilmiştir. Aslen kendisi Cezayirli değildir, Cezayir'e yapılan bir sefer sonucu bir düşman gemisi saldırısı sırasındaki kahramanlığından dolayı Cezayirli ünvanını almıştır. Rivayete göre evcilleştirdiği aslanla birlikte dolaşması “Aslanlı Paşa” denmesine yol açmıştır. Bu zaferin anısına Ruslar, Rusyada farklı noktalarda anıtlar inşa etmişlerdir. 1774 yılında da Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmak durumunda kalınmıştır. 1795 yılında Cezayirli Hasan Paşa, Kaptan-ı Deryalığı sırasında Amerika ile Osmanlı arasındaki ilk vergilendirme anlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre Akdenize çıkan Amerikan ticaret gemileri Osmanlı Deniz Kuvvetleri tarafından korunacak, bunun karşılığı olarak da ABD, Osmanlı Devleti’ne vergi verecekti. 17.yy sonlarından itibaren Batı Anadolu ürünlerinin satıldığı küçük bir ticaret merkezi olan İzmir'in bir anda ticari üstünlüğü ele geçirmesiyle, Çeşme Limanı, İzmir Limanı'nın yanında giderek gerilemiş ve önemini yitirmiştir. Çeşme'nin günümüzdeki nufusu 40000 kişidir. Çeşme'nin karşısındaki yunan adası olan Sakız Adası, Yunanca ismiyle Chios, Yunanistan'ın 5. büyük adasıdır ve Türkiyeye 4.5 deniz mili uzaklıktadır. Sakız üretiminden dolayı Sakız Adası denmiştir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı Egemenliğine geçmiş yaklaşık 350 yıl, Balkan savaşlarına kadar Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. Şu anki nüfusu 50000 kişidir. Namık Kemal bu adaya sürgüne gönderilmiştir. Alatsatíani - Alaçatı'dan bir mübadele türküsü:
0 Comments
Leave a Reply. |
Ephesus Travel Guideby TransBalkan Tours is a fully licenced tour operator since 1963 and a member of TURSAB. Ephesus Tour from Kusadasi Port
Ephesus Tour from Izmir Ephesus Tour from Selcuk Ephesus Tour Guide Kusadasi Airport Transfer Kusadasi Pamukkale Tour Ephesus Biblical Tour Istanbul Ephesus Tour Ephesus Guided Tour Ephesus Shore Excursions Efes Tur Rehberi Ephesus Walking Tour 7 Churches Tour Turkey Categories
All
Archives
February 2025
|
Ephesus Travel Guide by TransBalkan Tours is a fully licenced tour operator and a member of TURSAB. License: A 776.